Bir ışıktın, bir kıyafete büründün. Sınırlandırılarak bedenine süzüldün. Dokunuşun, görüşün, hareketlerin, kendini görmen için bir gerçekliğin içinde. Var oluşun bile sınırlarla korunurken, sen neden sınırlarını açıyorsun? Önce özünü fark et. Sınırlarının içinde, sınırsızca deneyimle.
Sınırlarımız; karakterimiz, duruşumuz ve prensiplerimizdir. Sınırlarını unutan insan, suistimal edilmeye sürekli alan açar. ‘Sınırlarım ve önceliklerim yok’ mesajı verdikçe, öz saygısını yitirir. Karşısına çıkan her zorlu deneyim, gerçeklerini keşfetmesi ve koruması için vardır. Bu deneyimler en çok da en yakınlarından gelir. ‘Hayır’ demeyi öğrendikçe, kendine sadık kaldıkça, gerçek değerini yaşayacağının farkında değildir.
Kendi sınırlarını fark etmeyen insan, kurban – kurtarıcı rollerine bürünür. Kurban, dış dünyayı suçlayarak, sürekli mağduru oynayarak, gerçekliğin sorumluluğunu almaktan kaçar. Kurtarıcı ise egosunun yönettiği bir kahramandır. Sürekli yardım eder. O, başkası için her şeyi yapmıştır. Ancak her ikisi de kendine adil midir?
Gerçeklerden kaçmak, duygularımızı bastırmak, deneyimi boşa yaşamamıza, aynı tecrübeleri yeniden çağırmamıza neden olur. Oysa olanla yüzleşmek, tam ortasından geçmek, ilerlemenin en değerli yoludur. Biraz üzüldüğümüzde, canımız yandığında, hemen bizi uyuşturacak ilaçlara sığınırız. Böylece büyüme fırsatlarını ıskalarız. Bugünlerde olduramadıklarınızda zorlamak, suçlamak ve kaçmak yerine, teslimiyette olun.
Ruh olgunlaştıkça, çocuklaşır. Hayattaki en olgun insanlar, çocuksu bir neşeyle ve umutla hayata sarılan, egolarından arınmış, çocuk naifliğinde ama sakin bir bilgelikle yaşayanlardır. Dolunay içimizdeki çocuğun isteklerini açığa çıkartıyor. Planlı ve gerçekçi hayallerimizi destekliyor.
Hayallerinin ne kadarı gerçekliğin?
Gerçekte yaşadıklarının ne kadarı hayallerindi?
Dolunay ışığı tüm gerçekleri, tüm gerçekliğini aydınlatıyor. Şimdi kim olduğunu ve ne istediğini bilerek, potansiyellerini bir çocuk heyecanıyla, cesaretle, neşeyle ve umutla yaşama zamanı! Her ne yapıyorsan, onu özünü koruyarak yap. Işığını ortaya çıkartmana, sınırlarını korumana telaşlananlar, senden almaya alışanlardır. Dolunay’ın sembolü ‘Kapıda bekleyen mavi kuş’. Onu içeri davet etmenin zamanı gelmedi mi? Şansa, mutluluğa, neşeye, kendine ‘evet’ de. Parla!
Dolunay; ilişkilerde en büyük karmaları gözler önüne serecek. Dengesizlikler, yalanlar, aldanmalar, kararsızlıklar gerçekleri görmemize hizmet edecek. Bu süreçte beklentilere girmemek, imza atmamak, mali işlerde dikkatli, ilişkilerde gerçekçi olmak, sözler vermemek önemli olacaktır. Yeni başlayan aşklar, hayal kırıklığı yaratabilir. Dünyada; din- fikir çatışmaları, garip söylemler, tuhaflıklar, yalanlar, sel baskınları, tarıma gelebilecek zararlar, sudan ve alkolden gelecek tehlikeler, dolandırıcılıklar, ruhsal ve zihinsel hastalıkların artışı, zehirlenmelerle ilgilidir.
14:52’de gerçekleşecek Dolunay sürecinde, keyifli aydınlanmalar dilerim.