YILDIZ: Bahsi geçen yıldız esasen Sirius Yıldızı’dır. İlahi bilgiyi temsil eder. Dolayısıyla ilahi bilgiye ulaşmak adına birtakım aydınlanma ve uyanışlardan geçmemiz gerektiğinin göstergesidir. Bu deneyimler esnasında mantık ve duyguyu dengeye getirebilmeliyiz. Umut, inanç, şifa, yenilik, ruhsal iyileşmeyi haber veren haberci İbis Kuşu bizimle olacaktır. Ancak bunun için kolektifle olan bağımızı güçlendirmeli, aklımızı yönetebilmeli, yeteneklerimizi açığa çıkartmalı ve tüm bunları çevremiz yararına kullanmayı seçmeliyiz. 

YIKILAN KULE: 2021 yılında yeni enerjilere doğru adım adım ilerlediğimiz bir süreçteyiz. 2000’li yılların getirmiş olduğu; sahiplenme, materyalizm, güç kazanma ve aidiyet kavramları ile köklü zannettiğimiz yapılar inşaa ettik. Ancak yaşamlarımızda neye çok bağlandıysak, neyi doğru yapamadıysak, hangi durumlar yavaş yavaş yeryüzünü ve içimizi zehirliyorsa, onlar değişime ve arınmaya tabii olacaktır. Bu süreç önümüzdeki günlerde, özellikle Ocak ve Şubat aylarında kaçınılmaz olacaktır. Önemli olan ise gelen değişimlerin hayrımıza olduğunu, karanlık ve aydınlığın birlikte çalıştığını idrak edebilmemizde saklıdır. Korkmamalı ve arınmaya niyet etmeliyiz. Bu yıkımlar ve değişimler bizim bakış açımızı değiştirerek ilerleyen zamanlarda ‘iyi ki’ ye dönüşecektir. Dürtü, hırs, kibir gibi duyguların yeni yaşam düzeninde yeri olmadığı için içimizde tüm bu kavramları dönüştürmemiz ve yaşamdaki birlik beraberlik düzenine, akışa güvenmemiz, sabırlı olmamız önemlidir.

JOKER: Dünyamız son yıllarda dönüşümlerle kendisini yeniden var etmeye çalışıyor. Esas doğamızı hatırlamamız için önümüze sürekli olarak dersler çıkarıyor. Bu derslerin hepsi yeni doğacak olana hazırlık içindir ancak doğumlar her zaman sancılıdır. Şimdi ise yeni dünya doğumu gerçekleşirken bu yeni bebeği nasıl yetiştireceğimiz bizim elimizde. Yaşanan başlangıç; orjinal, saf, masum, özgür, meraklı bir enerjiye sahip. Kalıplara girmeden, içimizden geldiği gibi, sadece kendimiz olduğumuzda, heybemizdeki geçmiş yılların zorlu derslerini unutmadığımızda, içsel bilgeliğimiz ve sorumluluk duygumuzla sağlam adımlar atabileceğiz. Bu cesur adımları atarken her zaman karşımıza çıkan olaylarda kendimizle yüzleştiğimizi unutmamalıyız. Geçmiş karmaları geride bırakmalı ve tutunduğumuz bize yaramayan iş, ilişki, alışkanlık, insani durumlardan özgürleşmeliyiz. Yaşamın akışına güvenerek, kaynağımızla bağımızı güçlendirerek kendi merkezimizde ilerlemeliyiz. Ben demek yerine biz demeli, birlik bilincini ve akışa teslim olmayı seçmeliyiz. Yine bu dönemde dünyayı değiştirecek önemli ruhlar anne rahminde yeryüzüne inmeyi beklemektedir. Güneş beklenmeyeni beklemeye doğuyor.

DÜNYA: 7 Şubat 1991 – 29 Ocak 1994 tarih aralığında doğan nesil yaşamlarında ilk Satürn döngülerini yaşıyor olacaklar. İlk Satürn döngüsü demek yaşamda potansiyel sınavları adım adım 28 – 29 yaşlarında tam ve bütün olma sınavı verebilmek demektir. Kendimizi tanımak için yıllarca sınavlar verir ve insan-ı kamile ulaşmaya çalışırız. Hepimizin yaşama geliş amacı farklıdır. Bu amaç doğrultusunda en büyük sınavı ilk Satürn döngümüzde veririz. Bu yıl 91 nesli bu sınava başlarken, ne büyük lütuf ki böylesine özel bir döngüde bunu yaşıyoruz. Yeryüzüne geliş amacımız; bize bahşedilmiş olan her şeyin bize ait olmadığının bilincinde, topluma fayda sağlayabilmek, üst akılla düşünebilmek, çalışmak ve sorumluluk almak, özgün yanlarımızı ortaya çıkartabilmek, sadece ve sadece kendimiz olmak, farklılıkları yeryüzünde eşitlemek için elçilik edebilmektir. Tüm dünya bunun için seferber olması gerektiğini anlayana kadar sadece Satürn döngüsünde olanlar değil, hepimiz, bunun için öncü olabilmeliyiz. Dünya kartı Joker’in, kahramanın çıktığı yolun tamamlanışıdır. Dolayısıyla bizler de içsel anlamda tamamlanışı yaşamalı, olgunluk ve kendimiz olma yolunda gerekli sınavları sabırla verebilmeliyiz.

AZİZ: Bu süreçte ilerlerken en büyük sınavlarımızdan biri sözcüklerimiz olacaktır. Çıktığımız bu yeni yolda herkes ‘ben de varım’ demeye çalışıyor. Ancak önemli olan doğru bilgiye sahip olmak, doğru bilgiyle yolumuzu aydınlatmak ve onu aktarabilmektir. Kendi doğamızda kimsenin fikir ve düşüncelerini çalmadan, kendi cümlelerimizle, emin ve kararlı ilerlemeliyiz. Etik sınavları yaşayacağımız bu süreçte unutmamalıyız ki bedeli ne olursa olsun hep dürüst olmalıyız. İyiyi – kötüyü ayırt ederek ilerlerken ikisinin birlikte çalıştığının farkında olmalıyız. Pek çok geleneğin sorgulanacağı, pek çok devlet düzenin değişeceği günlere doğru ilerliyoruz. Aynı zamanda ruh eşleri, ruh ikizi buluşmalarının da yaşanacağı, pek çok sağlam evliliğin gerçekleşeceği bir süreçte olacağız. Bu süreçlerde evliliğe geleneksel bakış da değişime tabii olacaktır.

İMPARATORİÇE: Bu yılın dişil enerji sürecini çok değerli buluyorum. Kova dönemine geçiş haritasında dişil enerjinin yükselişi, kendini bulma süreci ve değişimin dişil konulardan gelebileceği görülüyor. Dişil ve eril enerjiler hem erkek hem kadın içinde mevcuttur ancak kendi doğamızdan uzaklaşmış ve dengemizi kaybetmiş durumdayız. Ruh cinsiyetsizdir ve kadın bedeninde kadın olmayı, erkek bedeninde erkek olmayı deneyimler. Ve her cins karşı cinsten kendisini aynalayarak öğrenir. Kadınlar son zamanlarda bastırdıkları dişil enerjileri durağan hale getirmeye başladı. Dolayısıyla; yaratıcılıklarını, doğum enerjisini, alıcı olma hallerini de yükselttiler. Aşkla beslenemeyen, aşkla yanmayan ruhlar kendi özlerini ve yaratılışları ile olan bağlarını güçlendirmeye doğru ilerliyorlar. Bu yeni süreçte her işimizi aşkla yapabilmeli, duyguları güçsüzlük olarak nitelendirmemeli, yaşama duyduğumuz aşkı kendimize ve çevremize yansıtabilmeli, aşkın içimizden geldiğini, arayarak bulunmayacak bir enerji olduğunu görebilmeliyiz.

MAHKEME: Eril enerjiler Sonbahar aylarında yaşanan Mars Retrosu ile ciddi bir uyanış yaşadılar. Bu uyanış zorlayıcı olsa da kadınlarda da erkeklerde de geçmiş ilişki karmaları ile geldi. Eğer yaşamınıza hala sünger çekemiyorsanız, geçmişte kalmış ilişkilerle sınanıyorsanız arınıp ilerlemeniz gerektiğini bilmelisiniz. Birlik duygusunu hissedebilmek adına kendilerini açmayı seçebilen, aşkla çırılçıplak kalmayı ve kendileri ile yüzleşmeyi bilen ruhlar; ruh eşi, ruh ikizi birleşmeleri yaşayacaklar. Fakat ruh eşi, ruh ikizi kavramı romantiklikten ziyade, bizi uyandıran, kendimizi bulmamızı sağlayan değerli bazen de zorlayıcı süreçleri gösterir. Bugüne kadar bireyselliği yok sayan, daha maddesel bakılan, sahiplenici, kıskanç, materyalist ve derinlikten uzak ilişkiler, evlilikler sınanacaktır. Özgürlük, saygı, zeka, zihinsel paylaşım, derin ilişkiler önem kazanacaktır. 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir