BİR CAN SUYU ARIYORSUN, DALLARININ NE KADAR KURUDUĞUNU FARK ETMEDEN

Takvimler 27 Temmuz 2018’i, akrep ve yelkovan 23.20’yi gösterdiğinde, göklerde Ay ve Güneş karşı karşıya gelecek ve bir Ay Tutulması yaşayacağız. Tutulma 3 saat 55 dk sürecek. Etkilerini 6 ay keskin, 4 yıl boyunca ise dalga dalga katlanarak, çok keskin biçimde hissedeceğiz. Gökler Mars’ın Dünya gezegenine çok yakın olması sebebiyle kızıl renge bürünecek!

Gökyüzüne Baktığımızda;


*Tutulmanın saros numarası 129.

*Ay Kova burcunda, 11. Ev yani Kova’nın evinde iken; Güneş Aslan burcunda, kendi evinde, 4 44’ derecede.

*Anın yükseleni Koç. Yöneticisi Mars ise Kova burcunda Retro ve tutulma ile kavuşumda. Güney Ay Düğümü de onlara eşlik ediyor.

*Kova burcunun yönetici gezegeni Uranüs, tutulmaya karmik T- Kare yapıyor!

*Güneş, Kuzey Ay Düğümü ve Merkür retrosu ile kol kola.


Yeryüzüne Baktığımızda;


Bir can suyu arıyorsun, dallarının ne kadar kuruduğunu fark etmeden. Bilirim kesmek, koparmak zor o bağları. Onlar seni sen yapan şeyler. Ama artık kabullen insanoğlu. O seni sadece çürütüyor. İçten içe seni yiyor, yeni çiçeklerinin, yapraklarının filizlenmesini engelliyor. Sanıyorsun ki o çürük dallarla çok heybetlisin, büyüksün! Ama esas arınıp budandığında yeşilsin, hürsün!


Sen, sen olduğun için güzelsin. Kendini kimseye ispatlamak zorunda değilsin. Hiçbir zaman en doğru, en harika, en güzel olamazsın. ‘En’ olduğunu düşündüğün an başlıyor senaryo, yerinde sayıyorsun yağmurlar yağarken. Eninde sonunda, bir damla kayra bile bulamaz, ulu çınarların altında cılız bir gölge olur varlığın.


Kendini, iyiliklerini, kötülüklerini, sahip olduğun güzellikleri kanıtlama çabasına girerek ortalara atıldığında, başkalarının yaşamlarını kendine giymeye çalıştığında, bir başkasının yalnızca ‘aynası’ olmayı kabullenmiş ve becerememişken, ego dağlarının ardında kendi güzelliklerin, kendi özgünlüğün terk etmeye başlar seni. Kimse bilmiyor, görmüyor, anlamıyor sanıyorsun, kendin olmamaktan bir saniye bile utanmazken. Sahip olduklarına şükret, kimseyi yargılama. Bir kaktüsün içinde bile bir yaşam kaynağı var.


Birden, birden bir elektrik sıçraması gibi, aniden bir şimşek ile sanki artık fark et dercesine, anlatıyor gökyüzü; başını çarpıp durduğun duvarı emek emek sen ördün! Kendine engel olan aslında sensin. Aslında dümdüz ayna. İçbükey, dışbükey falan değil. Dümdüz bir ayna! Her şey öylesine basit ki. Şimdi çok zor biliyorum çürüse de o bağları koparmak. Ama o kişi, o iş, o yerler eskisi gibi değil. Bakabiliyor musun gerçeğe? Zaman acımasız değil, senin arzuların, bile bile yürüyüşlerin, gözlerini kapatışların, kabullenemeyişlerin acımasız. Hayatından çıkması gereken ne varsa unutma, görevini tamamladı, gereken dersleri aldı- verdi ve gitme vakti. Akışta ol.



Sen etrafına nasıl bakarsan, hayatı öyle görürsün. İnsanlıktan çıkmışken dünya ve siyah ekranlar karşısında vah vahlıyorken bay ve bayan mükemmeller, sen o sabah bir kadına çok güzel olduğunu söyle mesela. Hem de fiziken değil, ruhen. Bir kediye su ver ve gülüşüne şahit ol. Bir teyzeye yardım et, bir çocuğu mutlu et. Kaçırılan, öldürülen, yanan, yıkılan tüm insanlığa inat! Değişim senin içinde başlayacak, sonra yeryüzüne yayılacak. Sev; sonsuz, uçsuz ve evrene yetecek bir ruhla.


İşte, Ay tutulmasından böyle korunacaksın; kalbinle, ruhunla, merhametinle, farkındalığınla!


Çünkü vazgeçişler çok zor, değişmek sert ve ani, değişim kaçınılmaz bu defa.


Dünya’da;

İnsanlığın tüm çirkin yüzüyle yüzleşmeye devam ederken, sadece kınamak yetmeyecek, bir şeyler yapmak zorundayız. Olaylar sert ve üzücü olabilir. Hayat hiçbir zaman panayır yeri de olmadı, karanlığın bayramı da. Karanlık, aydınlığı fark etmek için var. Bir düşünün, üzülmek ve kabullenmek yerine düşünün, biz bu olanları neden yaşıyoruz diye. Düşünmüyorsanız da Ay tutulurken ve Güneş sırada 11 Ağustos’ta tutulmak için beklerken, tarih tekerrüre doğru ilerliyor. Bir rüzgar sert esiyor, kim bilir nelere tanıklık etti. Ne zamanlardan mı? 1980 sonrası yaşananlar nelerdi? Peki ya 1999 yılları size neler anlattı?
Toprak rahatsız, ekinler huzursuz. Para sanki bir kuş.

Ani yaşanacak ve hepimizi bir olayın şaşkınlığını atlatamamışken diğerine sürükleyecek zincirler; öfke, hırs, taht sevdası, maddiyata olan zaaf ile birbirine bağlanıyor. Doğal afetler, uçak ve deniz kazaları sıkça duyabileceğimiz şu dönemde, elektrik sorunları ve yangınlar yaşayabiliriz. Hırs uğruna birbirine girerken filler, çimenler bu defa fena kızgın ve şaşkın.

Topluma mal olmuş kişilerin vefat haberlerini duyabiliriz. Halk hareketleri ve kaos ortamı yaşanabilir. Çocuklarımıza çok ama çok dikkat etmeliyiz.


Sağlık;

Karamsar ruh haline bürünüp, garip rüyalar görebileceğimiz ve eski travmalarımızı önümüze sunacak tutulmalar ile önce düşünün sonra konuşun. Biliyorum zihniniz hiç susmuyor bugünlerde. Ani kalp krizleri, yüksek tansiyon, kanserler tetiklenebilir. 

Yanınızda gümüş taşımanızda fayda var.

Sükûnetli, anda, birlik bilincinde ve sevgiyle kalın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir