”Gücünü kalabalıktan alandan değil, yalnızlıktan alandan korkun.”

Merhaba yeryüzü sakinleri,

28 Ocak tarihinde gökyüzünde çok güçlü bir Dolunay meydana geliyor. Dolunay anlarında Ay, karanlık gökte tüm gücüyle parlar. Bilinçaltı, artık görünürdedir ve karanlıkta kalmış, göremediğimiz, hasır altı ettiğimiz meseleler artık ortaya çıkmaya hazırdır. Ne kadar yumuşak kabule geçersek, etkileri de o kadar bizleri yukarı taşıyıcı olur.

Dolunay enerjisini gözlerinizi kapatıp canlandırın. İstek, nefs, arzular, dünyevi değerler, sabitlik ve konfor ihtiyacı (mars) ile şok edici değişimler, yenilenme ihtiyacı, isyan, aydınlanma (uranüs) kolkola. Bu enerjiler birleşince ortaya patlamaya hazır bir bomba veya çıkar. Peki bu bombanın Dolunay’da iki koldan güçlü bir biçimde aydınlatılmaya, ortaya çıkartılmaya, gözümüze sokulmaya çalışılması, üstüne Jupiter’in bu bombayı büyütmesi sizce neye yol açar?

Akıl almayacak denli büyük bir ateş, yeryüzünü sarmaya hazırlanırken, yalnızca egoda, kibirde olanı yakacak, sabit oturmuş ama artık işe yaramayan düzeni küle döndürecek; uyanış için, yeni vizyonlar için, özgünlük ve özgürlük için, ateşle hayat bulmak için, medeniyeti yeniden başlatmak için.

Ego, kibir ve gerginlik enerjisinde kalan ile kendi değerlerini sırf çevresine ait olmak, kabul görmek adına hiçe sayanlar, bu dolunayda aynı ateşle yanacaklar. Kendi ışığını, özünü bulmak için kimileri kibrinden arınacak kimileri sınırlarını çizmeyi öğrenecek. Yalnızlığın göze alınan değil huzur veren bir arınma olduğunu keşfedecekler.

Merkür’ün de durağan (s) konumda retroya hazırlanıyor olması, zihnen takılı kaldığımız, artık işimize yaramayan bilgi ve düşüncelerden arınmamıza, içimizde kalmış ve söyleyemediğimiz sözcükleri dile getirmemize vesile olacak. Kendimiz olmak adına ait olmadığımız her şey aydınlığa kavuşurken, hiç ummadığımız iş, şehir, kişi, bilgilerden sıkışan enerjilerin yüzeye çıkması ile arınabileceğiz.

**

Hamal yıldızı tüm gücüyle parlarken, yükseleni de Başak olan Dolunay ile yeryüzünde; besin ihtiyacından kaynaklı isyanlar, kıtlık, tahıl ürünleri konusunda problemler, savaş, yoksulluk, zulüm, vahşetler gündeme gelebilir. Soğuk ve yoğun kış şartlarını getirir. Ardından yaşattığı konularla alakalı şifa veren yıldızdır ama öncesinde tüm yokluğu – var sanılanın hiç var olmadığını – gözler önüne serer. Depremleri, uçak kazalarını, yer altı ve yanardağ hareketlerini tetikleyebilir. Ülkelerde çok güçlü kitlesel hareketleri duyabiliriz. En çok etkilenen ülkeler; Çin, Rusya, Hindistan, ABD olacaktır.

ABD konusunda Trump’ın bekleyişi stratejik hamlelerle son bulabilir ve şok edici gelişmeler yaşayabiliriz. Biden için ise zorlu ve hızlı süreç, illüzyonlarının ortadan kalkması şimdi başlıyor olacak.

Kadınlardan gelecek problemleri de tetikleyen bu yıldız ile liderlerin aileleri, eşleri ile ilgili şok edici gelişmeler, kadınlarla ilgili üzücü haberleri ve büyük ayaklanmaları duyabiliriz. Sanat konusunda da çatışmalı enerjiler günümüze sanat dalları ile ilgili gündemleri taşıyabilir.

Karantina kapsamındaki tedbirler bu süreçte gevşeyebilir ve vaka sayılarında önemli düşüşler görülebilir.

Ülkemizde ekonomik anlamda zorlu sürece işaret eden bir dönemdeyiz. Dış borçlar, mali değerlerimiz konusunda yeni gelişmeler söz konusu olabilir. Akdeniz ve Orta Doğu açısından yeni hareketlilikler gözlemlenebilir.

İlişkiler konusunda önemli yüzleşme ve arınmalara vesile olan Dolunay ile, kendi değerlerimizi bilmek adına artık kalbimizde sıcaklığını hissedemediğimiz, bir boşluk yaşamamak adına sürdürdüğümüz bağlar krizli biçimde kopmaya ve dönüşmeye hazırlanıyor. Yeni başlayacak ilişkilerde ise tutku ve güçlü bağlılıklar görülebileceği gibi, değer duygusunu doğru algılayamamış birlikteliklerde güç savaşları ve kıskançlıklar söz konusu olabilir. Ani çıkışlar yapmamakta ve yapıcı hareket etmekte fayda var.

Assellus Australis(08 ̊48′) yıldızı etkisini de barındıran Dolunay ile; görme sorunları ve işitme kayıpları yaşanabilir. Ani kalp krizlerini tetikleyebilir. Bu süreçte fazla kafeinli içecekler tüketmemekte fayda olacaktır. Elektrikli cihazlara ve riskli uğraşlara, kazalara karşı ekstra temkinli olmalıyız.

Nefs hırsına büründüğümüz bu topraklarda, her şeyin geçici olduğunu anımsa, tüm yeteneklerimizin ve varlıklarımızın bize bahşedilen lütuflar olduğunu hatırla ve onların çevremizle paylaşmamız gereken hayat görevlerimizden bazıları olduğunu unutmama. 


Bu süreçte; maneviyat, sanat, yaratım enerjisinde kalmalı, ego ve kibrin sağlıksız doğasından uzaklaşmalıyız. Kalbimizin sesini dinlemeli, ateşini kaybetmemeli, benliğimizin her versiyonunu kucaklamalıyız.

‘Kimde bir güzellik varsa, bilsin ki ödünçtür.’

Sevgiyle!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir