Kendin olmaya cesaretin var mı?
Yeniay seni hayat sahnene çağırıyor! Ama bu sahne; yapay spot ışıklarından, alkışlardan, kalabalıklardan oluşmuyor. Bu sahne; senin ışığınla, kalbinle, hakikatinle aydınlanıyor. Gerçek sahne; ruhunun ta kendisinde!
24 Temmuz’da, Ay ve Güneş; yaratımın, aşkın, kendini ifade etmenin, gerçek gücün, içimizdeki çocuğun ve kalpten yaşamanın sahnesinde kavuşuyor.
Bu Yeniay ile; parlamaya, kendimize dürüstçe bakmaya, cesur olmaya, dışarıya gösterdiğimiz ‘ben’ maskesinin altındaki öz benliği hatırlamaya çağrılıyoruz.
Bu Yeniay’da Güneş ve Ay, Vulcan ateşi ile kavuşuyor ve Plütonun karanlığıyla karşı karşıya duruyor. Yeniay bizi; küllerimizden doğmaya, cesurca kendimiz olmaya, gerçek gücümüzü ve potansiyelimizi ortaya koymaya çağırıyor. Bazen içimizdeki Aslan’ın yeniden kükremesi gerektiğini görmesi için sesi bastırılır, bazen kim olduğumuzu hatırlamak için kafese konar, bazen de ışığımızı fark etmemiz için geceye hapsedilir, bir yıldız olduğumuzu hatırlarız.
Sen de ışığını hatırlamak istiyorsan, önce seni gölgede bırakan hikâyeye cesaretle bakmalısın. Karanlık sana kim olmadığını öğretir, ışık ise kim olduğunu…
Plüton’un karşıtlığı, bu Yeniay’ı sıradan bir “parla, yarat, sahneye çık” yeniayı olmaktan çıkarıyor. Bu, ruhunun derinlerinde bastırdığın parçaların gün yüzüne çıktığı an.
Yıllardır içimizde bastırdığımız, “toplum beni böyle sever” diye şekillendirdiğimiz persona artık çatlıyor.
Eğer benliğimize, yeteneklerimize, ışığımıza sahip çıkmıyorsak, bu Yeniay bizi; şoklarla, ışığımızı söndürenlerle, taklitlerle, manipülasyonlarla veya ani yüzleşmelerle durdurabilir. Çünkü artık görülmek istenen maskeleri takmaya değil, ruhumuzun ateşiyle gerçek benliği doğurmaya, sınırlarımızı olgunca çizmeye çağrılıyoruz. Ancak fevri çıkışların, öfke patlamalarının dönüşü olmayabilir ve ego savaşlarının, zorbalıkların karması ağır olabilir.
Bu Yeniay anının yükseleni Balık ve Kuzey Ay Düğümü Balık 1. evde. Bu, ruhsal evrimimizi; sezgisel, teslimiyet temelli ve daha üst bilinçten yaşamakla mümkün kılabileceğimizi gösteriyor.
Mars ile Güney Ay Düğümü’nün kavuşumu; mükemmeliyetçilik, kontrol, analiz, şekilcilik ve yargıyı bırakmamızı istiyor. İlişkilerde hep kontrollü, hep “doğru olanı” yapmaya çalışan taraf mısınız? Hep kabul görmeye, koşullu sevmeye- sevilmeye, kendinizi açıklamaya alıştınız mı? Dış görünüş ne hissettiğinizden daha mı önemli? Bu döngüde artık bırakmanız gereken şey bu olabilir.
Yeniay; çocukların, oyunların, aşkın ve kalbin evidir. Yengeç burcundaki Jüpiter, Venüs ve Uranüs’ün desteğiyle içimizdeki çocuğun sesi yükseliyor:
“Beni neden susturdun?”
“Sadece sevilmek için her şeye evet mi dedin?”
“Ne zaman gerçekten kendin oldun?”
”En son ne zaman oyun oynadın, kahkaha attın, resim yaptın, saçmaladın?
“Benimle yeniden oynar mısın?”
Merkür’ün Aslan’da retro olması, bu soruların zihinsel yansımasını güçlendiriyor. Bu dönem; eski sözlerin, sadece kendi olabilen çocuk hallerimizin, unutulmuş hayallerin, bastırılmış tutkuların yeniden gündeme gelmesini sağlayabilir. Kalbimiz bize yeniden sesini duyurmak için bedensel semptomlar yaratabilir.
Satürn ve Neptün’ün Koç burcunda retro olması ve Şiron’un da 1. evde olması, bu Yeniay’da; “ben” olmanın, kendimizi başarısızlıklar ve hatalarla da sevebilmenin ne kadar da can yaktığını ama aynı zamanda ne kadar şifalı olabileceğini fısıldıyor. Kendimizi olduğumuz gibi ortaya koymak belki geçmiş yaraları yeniden kanatacak… ama bu sefer onları kendimiz saracağız. Çünkü bu sefer sahneye kalbimizle çıkıyoruz.
İLİŞKİLER:
Kendi merkezimizden çıkıp birini merkeze koyduğumuzda, hayatımızın ‘Güneş’i o olur ve gücümüzü, ışığımızı ona teslim etmiş oluruz. Onun davranışları bizim sıcaklığımızı, yaşam enerjimizi belirler. O bize iyi davranmadığında, enerjimiz onda olduğu için, adeta hayat ışığımız söner.
Bağlarımız egoyla kurulduysa; kendi gücümüzü diğerinde kanıtlamaya çalışır, baskı kurar, kısıtlar, taktikler yapar, komplekslerimizi tatmin eder, bunu da ‘aşk’ sanarız. Bağlarımız kalpten kurulduğunda ise; özgürce kendimiz olur, kendimizin en güzel yanlarını keşfeder, doğal olur, çocuklaşır, hayat enerjisiyle ve ilhamla dolarız.
Kendi merkezimizde ve kendimizi doyasıya yaşayamadığımız ilişkiler sona eriyor…
YENİAYIN SEMBOLÜ; ‘Olgun bir kadın zamana ayak uydurmak için saçlarını kısa kestiriyor.’
Bu sombol; yenilenmek, trendlere ayak uydurmak, toplumun istediği gibi görünmek için çabalamak demektir. Eveet, dışsal değişiklikler başkalarını etkileyebilir veya bir süreliğine kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlayabilir; ancak gerçekte, kim ve ne olduğunuzun özü, taktığınız maske değil, iç benliğinizdir. Önemli olan görüntü değil, yaydığımız auradır ve onu asla gizlemeyemeyiz.
SAĞLIK: Başak burcu, beden-zihin bağlantısını, sindirim sistemini, bağırsakları, bağışıklığı ve yaşam tarzı düzenini anlatır. Mars ise eylem, enerji, iltihap, kas sistemi ve hareketle ilgilidir. GAD kavuşumu burada geçmişten gelen, kronikleşmiş, bastırılmış fiziksel streslerin yeniden tetiklenmesine, fark edilmesine ve arınmasına neden olabilir.
Bu Yeniay’da bedenimiz kendini bize şöyle duyurabilir;
“Artık bu kadar yük taşıyamam.” (omuz, sırt, bel ağrıları)
“Beni duy. Ben sadece işlev gören bir makine değilim.” (sindirim sistemi, tiroid, kronik yorgunluk, hormonal dalgalanmalar)
“Geçmişe öfkeliyim.” (kas spazmları, diş sıkma, sinir sistemi hassasiyeti)
Toplum beklentilerine göre görünmeliyim. (Anoreksiya, estetik ameliyatlar, beslenme bozuklukları)
Yeniay etkisi ile de; kalp krizleri, kan – damar, dolaşım sistemi, göz ve mide rahatsızlıklarına dikkat etmeliyiz.
Beden için bu Yeniay’da yapılabilecekler:
Sindirim sistemini rahatlatacak sade, toksin atıcı beslenme
Eski alışkanlıkları ve rutinleri gözden geçirme, geçmiş bağımlılıkları bırakma
Somatik farkındalık çalışmaları (nefes, bedensel tarama, hafif yoga, Chi Gong)
Duygusal olarak bastırdıklarımızın ve stresin fiziksel tezahürlerini fark etme: (Bu baş ağrısı sadece yorgunluk değil, neye direniyorum? gibi)
DÜNYADA:
Sağlık ve Hijyen Krizleri olabilir. Bulaşıcı hastalıklar, ilaç ve hijyen skandalları, sağlık sisteminde krizler yaşanabilir.
Saklanan gerçeklerin açığa çıkması, laboratuvar kaynaklı ifşalar, virüs/hastalık gündemleri, aşılara veya tedavi protokollerine dair güven sorgulamaları olabilir.
Doğal Felaketler ve İklimsel Dengesizlikler yaşanabilir. Bir tarafta su taşkınları, seller olurken, diğer tarafta Vulcan etkisiyle yangınlar artabilir, büyüyebilir.
Ceres Koç’ta 1. evde iken, toprağın ve doğanın “öfkesini” yansıtabilir; tarım, hayvancılık, gıda üretiminde kriz yaşanabilir.
Toplumsal ve bireysel ilişkilerde öfke, pasif-agresiflik, ego savaşları, fedakarlık dengesinin sorgulanması yaşanabilir, denge olmayan ilişkilerin sonlanması söz konusu olabilir.
Egolu- zorba liderler zor durumda kalabilir. Lider vefatları, sağlık sorunları, lider ve halkların karşı karşıya gelmesi, isyanlar yaşanabilir.