Akrep Burcu

Burçlar birer enerji, birer arketiptir. Yeryüzü sahnesindeki temsili enerjiler, temalardır. Hepimiz tüm burç enerjilerini az veya çok doğum haritamızda taşırız, hepimiz bir zaman kalitesinde eşsiz ruhlarla doğarız ve Güneş burçlarımızdan ibaret değiliz. O nedenle her Koç’u, her Boğa’yı aynı kişiymişçesine değerlendiremeyiz. Yeryüzünde 12 tip insan yoktur. 

 

Sonbahar’ın ruhunun iliklerimize kadar işlediği zamandır, Akrep zamanları. Bu mevsimin tüm etkilerini, onun sabit doğası ile yaşarız. Su elementi doğasında olan Akrep ile suyun tüm arındırıcı etkileri bizimledir. Yaprakların dökülüp doğanın kışın sessiz uykusuna hazırlanması gibi hepimiz bu dönem kendi yeniden doğuşumuza hazırlanırız.

 

Su, her şeyin şeklini alıyormuş gibi görünür ama onun yavaş yavaş aşındırarak şekil veren güçlü doğasını unutmamak gerekir. Akrep burçları arındırıp dönüştürerek istediği her şeye yeni bir biçim verebilir. Bunu özellikle ruhsal anlamda yapar. Onun su enerjisi, yeryüzünde çağlayan dereler, huzuru denizlerle ilgili değildir. Yer altında sessiz ve derinden akan buz gibi sulardır. Doğal kaynaklardır. Çünkü o özel bir şifacıdır. Ancak bu şifacılık; sırtını sıvazlamaktan, yara bandı yapıştırmaktan, güzel telkinlerde bulunmaktan ibaret değildir. 

 

Bir insana şifa vermek için onun derisine neşteri soğukkanlılıkla saplayabilmek, iğneyi batırabilmek, pembe gözlükler takmış birisine gerçekleri söyleyebilmek, ruhun en derinlerini görerek kimsenin göremediğini fark ettirmek ve böylece iyileşmeyi, arınmayı, uyanışı sağlamak zordur. Ve bunu sadece akrep enerjisi yapabilir. 

 

Akrebi anlamak için mitolojiye uzandığımızda Hades ve Persephone hikayesiyle karşılaşırız. Persephone, bereket tanrıçası Demeter’in kızıdır. İsmi o zamanlar Kore’dir. Yeryüzünde, kötülüklerden bir haber dolaşır. Kırlarda çiçekler toplar, dünyanın tadını çıkartır. Birgün yeraltı tanrısı Hades onu görür ve aşık olur. Kore’nin babası Zeus’un yardımıyla Kore’yi kaçırır. Dürtüleri ve sahip olma duygusu baskın olan Hades tutkulu aşkından başka bir şey düşünmez. ‘Ya benimsin ya ölüsün’ ilkesiyle hareket eder. Demeter üzüntüden işini yapamaz olur. Yeryüzünde kıtlık başlar ve yapraklar dökülür, ekinler kurur. Zeus mecburen orta yol bulmak zorunda kalır. Hades’ten artık ismi Persephone olmuş Kore’yi bırakmasını ister. Hades bunu kabul eder ancak bilir ki yer altında bir şey yiyen hiçkimse oradan çıkamaz. Persephone ise dayanamaz ve doğurganlık, bereket sembolü olan bir nar tanesi yer. Ki bence bunu bilerek yer. Bunu duyan annesi çok üzülür. Orta yol bulunarak Persephone’nin 6 ay yeryüzünde 6 ay yeraltında yaşamasına karar verilir. O yer altına girdiğinde yeryüzünde Akrep döngüsü başlar ve cadılar bayramı kutlanır. 

 

Persephone, insan yolculuğundaki dönüşümü simgeler. Beyaz ve siyahın, karanlık ve aydınlığın dengesidir. Onun isminin değişmesi, kişinin ruhunun dönüşümüdür. Cinsel kimliğimizle tanışmayı da vurgulayan Akrep enerjisi, buradaki dönüşümle bekaretin de simgesidir. Persephone yeraltına girdikten sonra Hades’ten bile daha kıskanç olmuş ve ölülere daha korkunç işkenceler yapmıştır. Bu durum insanın karanlık yönleriyle de tanışmasını ve kabul etmesini anlatır. Akrep bizim bile göremediğimiz karanlık yanlarımızı görür ve bize de göstererek ruhsal anlamda dönüşmemizi sağlar.

 

Bu yüzden akrep; sezgilerle, bilinçaltıyla, ruhla, ölüm ötesini araştırmakla, bir şeyin en derinini bilmekle ilgilidir.

 

Akrep, paylaşımdır. Gerçekten özel birini bulana dek karanlık yön ve zaaflarını gizli tutar. Tam ve bütün olacağına inandığı kişiyi bulduğunda ona ruhunu şeffaflığı ile açar ve güvenmek için onun da açmasına ihtiyaç duyar. Biriyle tam ve bütün olamadığını hissettiğinde, karşı taraf ona açık olmadığında, kuşkucu ve araştırmacı olabilir. Neyin ne kadarını bildiğini asla bilemezsiniz.

 

Paylaşımlar mali konular için de geçerlidir. Finans yönetimi, yatırımlar, miras, ortak kaynaklar akrep burcu ile ilgilidir.

 

3 enerjide akrep burcu vardır ve doğum haritamızda derecelere göre ayrılır. 

0 – 10 derece aralığı, akrep -akrep enerjisidir. Kişinin kendini tanıması ve dönüştürmesi, daha sonra çevresini dönüştürebilmesiyle ilgilidir. Öz akreplerdir ve genellikle kayıp ve krizler yaşayarak olgunlaşırlar. 

 

10-20 derece aralığı, şifacı akrep denilen yılan arketipli akreplerdir. Büyük spritüelistler, okültistler, tıp doktoru, cerrahlar bu derece aralığını taşırlar. 

 

20 – 29 derece aralığı, kartal arketipini yaşayan akreplerdir. Ruhsal anlamda büyük dibe vuruş ve yükselişlerle dönüşüm yaşarlar. Daha bilge akreplerdir ve ruhsal anlamda dönüştürücüdürler. 

 

Medikal astrolojide cinsel organlar, mesane, bağırsak çatlakları, rahim kanseri, ve bazı diğer kanserler Akrep ile ilgilidir. Ay Akrep içimize atılan konularda cilt rahatsızlıkları verebilir.

 

Tarot’ta ise ‘Ölüm’ kartı ile temsil edilir. Ölüm kartı sonuncu değil, 13. karttır. Ölümün bir son olmadığını bize anlatır. Ardından yükselmekte olan Güneş ve Azrail’in elindeki yaşam çiçeği de yeni başlangıçların müjdecisidir. Ölüm kartında, Azrail’in önünde kral, din adamı, çocuklar vardır. Dönüşüm vakti geldiğinde bundan kimsenin kaçamayacağını simgeler. Çünkü akrepte beşeriyet değil çıplak ruhlarımız vardır ve dünyevi kaygıların önemi yoktur.

 

Ülkemiz de bir Akrep burcu ülkesidir. Akrep burcu bizim içsel dürtülerimizi de temsil eder ve ülke olarak dürtülerimizin kontrolü ile ilgili deneyimler yaşarız. Yaşadığımız dönüşümlerle her daim daha da güçlenerek yolumuza devam ederiz. Bu enerjiyi doğru kullandığımızda, içimizden güçlü şifacılar, güçlü tıbbi buluşlar, spiritüelistler çıkabilir. Ülkemizle ilgili yaşananlar büyük farkındalıklarla ilerlememize hizmet eden karmik durumlarla ilgilidir. 

 

Ne yaşarsak yaşayalım, tüm deneyimler istediğimiz değil, ruhumuzun ilerlemesi için ihtiyacı olan olaylardır. Ve ruhsal anlamda ilerlememiz için olayların ikinci yüzüne de ışık tutan burç, Akrep’lerdir. Kendi karanlık ve aydınlık yanlarımızı kucakladığımızda, bu denge içsel bir güce dönüşerek bize hediyelerini verir.