Bir bebek dünyaya gözlerini açıyor. Doğduğu saniye, bulunduğu yer ve takvimdeki o günün yaprağı sadece kendisine özel. Ardından ikizi merhaba diyor yeryüzüne. Sadece dakikalar sonra fakat uzay- zamanda aralarında en az 40 km var. Onun da kaderi, kişiliği biricik ve kendisine özel. Çünkü hiçbirimiz ikizimizle bile aynı kaderi yaşayamayız, aynı kişilik özelliklerine sahip olamayız.
Bizler doğduğumuzda gökyüzündeki gezegenlerin, ışıkların, asteroidlerin ve sabit yıldızların konumlarının çekilmiş fotoğrafı doğum haritamızdır. Bir kişinin doğum haritasında en az 38 bin kombinasyon vardır ve parmak izimiz gibi yalnızca bize özeldir. Bu nedenle doğduğumuz dakika bile çok önemlidir. Günlük, haftalık burç yorumları sadece genel temaları oluşturur, oysa astroloji çok daha derindir ve gazete küpürlerine, magazin programlarına sığmaz, sadece Güneş burcumuza (ben Aslanım sen Koçsun anlaşır mıyız? gibi) indirgenemez. Yeryüzünde 12 tip insan yoktur. Hepimiz tüm burçların temalarını içimizde taşırız. Aslan, İkizler veya Koç Güneşimizin etki aldığı takımyıldızını gösterir. Mesela bir kişi Koç burcu iken Merkür’ü, Venüs’ü, Mars’ı Yengeç ise Yengeç özelliklerini daha çok taşır ve ‘o kişi de Koç burcu ama çok farklıyız’ der. Sebebi ise haritasındaki baskın burç ve element ile ilgilidir. Ayrıca A burcunda Güneş tutulması olduğunda, B burcunda Merkür retro yaptığında bu gibi durumlar sadece o burca sahip kişileri değil hepimizi ilgilendirir. Merkür bir kişinin 4. evinde retro yapar, B burcu oraya etki etmektedir ve ailesiyle iletişim problemi yaşar fakat bir başkasının 10. evinde retro yapar iş yerinde problemler yaşar.
Bizler milyonlarca galaksi içerisinde, kendi Samanyolu galaksimizde, Güneş sistemindeki o görkemli enerjinin etkisinde, Dünya gezegeninde yaşayan küçücük varlıklar iken bu devasa enerji ve matematiği inkar edemeyiz. Yeryüzünde bir toz zerresi bile sebepsiz kımıldamaz, hiçbir şey sebepsiz var olmaz. Dün, bugün, gelecek ve hepimiz birbirimize bağlıyız, yaşamlarımız birbirine bağlı müthiş bir döngüde ilerlemekte. Bu döngü içerisindeki; hayat rolümüz, yeteneklerimiz, ilişkilerimiz, potansiyel fırsatlarımız ve olumsuzluklar, zaaflarımız ve güçlü yanlarımız doğum haritamızda saklı. Astroloji, yaşamımıza farkındalık geliştirmemize ışık tutar.
Kuzey kutup yıldızında, ağaçlarda, karınca yuvalarında kuzeyin izi. Peki ya ruhun pusulası? Bir yola çıkıyorsunuz, elinizde harita yok, yanınızda rehber yok. İradeniz ve içgüdüleriniz ile yolları seçerek bata çıka yolun sonuna geliyorsunuz. Fakat astrolojiyi yaşamınıza dahil ettiğinizde o yolda bir pusulanız oluyor. Astroloji bizlere rehberlik eder, meydana gelebilecek olumsuzluklardan ve karşımıza çıkabilecek fırsatlardan bahseder. Bizler yine arzu edersek irademiz ile o yolları uzatabilir veya farklı yollara sapabiliriz.
Doğum haritamız doğduğumuz anın gökyüzü fotoğrafı olsa da zaman durmadan akar ve tüm gezegenler yer değiştirmeye devam eder. Öngörü; istatistik verileri ile yapılır, gezegenlerin zaman geçtikçe birbiri ve kendi etraflarındaki dönüşleri kullanılır. Yani astroloji fal değildir, hislerle çalışmaz. Tıpkı verilere bakıp hava durumu tahmini yapanlara veya tetkiklere bakarak hastalığın olası seyrini söyleyen doktorlara da falcı diyemediğimiz gibi. Astrologların gizli güçleri yoktur; matematik, psikoloji, mitoloji, tarih, ezoterik, simya, astro – fizik vs gibi konularda bilgileri ve hepsinin farklı bakış açıları, hayat deneyimleri vardır.
Yeryüzünün var oluşundan bu yana pek çok kültür, kavim, medeniyet, dünya liderleri, örgütler astrolojiyi kullanmıştır. Bazı bilgiler yakılmış, bazıları gizli kalmıştır. Örneğin; Sirius yıldızı Güneş’in efendisi olan büyük, parlak ve kutsal bir yıldızdır. Siyah ve beyaz iki yıldızdan oluşur. Siyah olan kırmızı iken yeryüzünde verem gibi hastalıklardan pek çok insan ölmüştür. Yengeç takımyıldızına bağlı olduğu için yöneticisi Ay’dır. Bu nedenle Dolunaylar kurt özdeşleştirilmiştir çünkü Sirius köpek yıldızı olarak da geçer. Birçok film, animasyon, yapı ve resimde bu yıldıza rastlayabiliriz. Amerika kuruluş gününü tam Sirius gününe denk getirmiştir çünkü Sirius liderlik verir. Patrondur. İkinci bir örnek ise, hepimizin gitmesi gereken yolu doğum haritamızda Kuzey Ay Düğümü gösterir, karma ile ilgilidir. 33 yaşımızda Kuzey Ay Düğümümüze gidecek deneyimleri daha keskin yaşarız. 33’ün bilimsel olarak ‘yeniden doğuş’ manası vardır ve Güneş her 33 yılda bir aynı noktadan doğar. Mitoloji ve dinlerde 33’ün pek çok yeniden doğuş anlamına rastlarız. İşte böyle, yeryüzünde her şey iç içedir. Hiçbir şey tesadüf değildir, eşzamanlıdır. Doğumlar, mutluluklar, hastalıklar ve ölümler her şey olması gereken zamanda ve kusursuzdur. Ruhumuzun hangi deneyime ne zaman ihtiyacı varsa bizler onları yaşarız. Bunu insan aklı ile bilemeyiz, planlayamayız. Öngörerek önlem alabiliriz, irademiz ile şekillendiririz bazen de farkında olup kabullenmek durumunda kalırız.
Mikro farkındalıktan yola çıkarak Makro insan olma yolunda ilerlerken, doğum haritalarımıza baktığımızda önce kimseyi yargılamamayı öğreniriz. Herkesin deneyim alanı ve hayat rolü farklıdır, haritamız bizlere bunu çok net gösterir. Eşek arısı bal yapamaz ve yavruları için bal çalmak zorundadır. Bu nedenle kimseyi eşek arısı olduğu için yargılayamayız, onun deneyim alanı nedir ve bu yola nasıl gelmiştir bilemeyiz. Astroloji ile eşek arılarını tespit ederek uzak durabiliriz. Egomuzu dengeler, içgüdülerimizden arınır ve zamanla huzurlu, kabulleniş dolu bir hayata kavuşuruz. Çünkü artık neden burada olduğumuzu ve neyi neden yaşadığımızı daha net görebiliyoruzdur. Elbette her şeyi görmek olanaksız, evren matemetiğini çözen kişi ermiş olacaktır. Varoluş bir okyanus, bizler ise hayat yolumuzda damla damla ilerliyoruz. Kimimiz boğularak, kimimiz ise farkındalık geliştirerek pusulamız ve can yeleklerimiz ile.
Evrende hiçbir enerji yok olmaz, karma ile bizlere döner. Bazen gereken dersleri alır, bazen de öğretmen bizler oluruz.
Farkındalığımız yükseldikçe ışığa bir adım daha yaklaşırız. Böylece; ruhumuz, kalbimiz, aklımız daha güçlü; daha kendinden emin ve hafif, kendi yolumuzda, altımızda dönerken dünya, manzaranın keyfini çıkartırız.
Astroloji, ruhumuzun DNA’sı. Gökyüzü ruhumuza eş!