Ebeveyn olmak veya olmamak elbette ilk önce irademize bağlı bir seçimdir. Ancak herkesin tekamül alanında çocuk sahibi olma deneyimi olmayabilir. Bazılarımız korkular, bazılarımız sorumluluk duygusu, bazılarımız ise karmadan, soydan gelen deneyimler sebebiyle dünya yaşamında bu deneyimden geçmeyebiliriz.
Rahim, yaratım enerjisini mucizevi bir şekilde aynalar. Bir kadının çocuk sahibi olabilmek için önce rahmini şifalandırması, güvende hissetmesi gerekir. Çocuk yaşlardan gelen travmaları, kızgınlıkları şifalandıramayan, dişil enerjisini güvenle yaşayamayan kadınlar, tüm bu ağırlıkları rahminde biriktirir. Ailelerini, dünyayı suçlar, kendilerine şefkatle yaklaşmayı unuturlar. Kızgınlıklarını partnerlerine yansıtarak, beklentilerle onları yargılayabilirler. Yumurtalık sorunları, rahim, göğüs problemleri, ağrılı pms dönemleri yaşayabilirler. Erkekler ise sorumluluk almaktan, net ve güvenle ilerlemekten kaçınırlar.
Güvende hissetmeyen rahim enerjisi, karmik yük ve travmalarını temizleyerek rahim bilgeliğine ulaşmazsa, bunu bebeğine de aktarabilir ya da kişi bebek sahibi olamayabilir.
Doğum haritasında anneliği gösteren noktamız Ceres’tir. Ceres aynı zamanda besleyicilik ve bolluk bereketle bağlantılıdır. Erkeğin de işinden aldığı berekettir. Dişil enerjimizi güvenle ve huzurla yaşarsak, rahmin en güzel potansiyeli bolluk bereketi yaşamımıza çekmesidir. O nedenle, kadınlar onlara güven veren net erkeklere çekilir. Erkekler gerçek gücü ve bereketi, kadına verdiği sevgiyle çeker.
Ceres bir doğum haritasında yükselen ile kavuşumda ise ya da 5. evde ise çocuk sahibi olma potansiyeli daha yüksektir. Ay, Venüs veya Satürn ile zorlu açıları çocuk sahibi olmayı geciktirebilir. Ceres 1 – 4 derece aralığında Akrep’te ise yine çocuk sahibi olmak zorlaşabilir. Aynı zamanda Terazi ve Balık burçları aralığında çocuk sahibi olma ve bereket enerjisi daha düşük iken, Koç ve Başak aralığında daha kuvvetlidir.
Ceres, mitolojide Demeter’dir. Bereket Tanrıçasıdır. Kızına çok bağlıdır ve kızı kaçırıldığı zaman dünyayı kurak hale getirmiştir. 31 Ekim Ölüler Bayramı ile birlikte kızı Persephone Hades ile birlikte 6 ay yer altına iner, mevsimler kışa döner. O nedenle Ceres, anneye olan bağımlılığımızı da gösterir. Freud 8. evde Ay ve Ceres kavuşumuna sahiptir ve Oidipus kompleksini bulmuştur. Oidipus kompleksi, erkek çocuğun anneye aşırı düşkünlüğü ile ilgilidir. Adını Yunan Mitolojisinde, babasını öldürerek onun yerine geçen ve annesiyle evlenen Oidipus’tan alır.
Ceres aynı zamanda midemizde olduğu varsayılan Solar Pleksus çakra ile bağımlılıklarımız ve mide sorunlarımızla alakalıdır. İradeyi kullanamayan sağlıksız bir kişi, bağımlılıklara yatkındır.
Çocuk sahibi olamamanın diğer göstergeleri; 5. evde Satürn olması veya İkizler, Aslan, Başak yerleşimlerinin olması, ya da Şiron veya ay düğümlerinin Yengeç’te olması ve zorlu açıları ile ilgilidir. Öncelikle Satürn tek başına bu durumu vermez, ancak bilinçaltımız bu büyük sorumluluktan kaçtığından geç çocuk sahibi olabiliriz. Şiron ile aile ve çocukluğa dair yaralarımız, aile kavramından kaçmaya sebep olabilir. Güney ay düğümü Yengeç’te veya 4. evde iken karmamızda yeterince çocuk sahibi olma deneyimi olabilir veya Kuzey ay düğümü Yengeç iken aile ve çocuk konusu bize çok uzak gelebilir. Elbette hiçbirisi tek başına değerlendirilemez, harita bir bütündür.
Bu yıl gerçekleşen tutulmalar doğum, üretim, yaratım, bereket enerjisini yükseltmeye dair yaşanmaktadır. O nedenle çoğu anneden bu kutlu haberi duyabiliriz. Özellikle 5 veya 8. evlerinde ya da yönetici gezegenlerinde tutulmalar gerçekleşen kişiler bu döngüyü yaşayabilirler.
Ebeveyn olmadan önce; erkekler ve kadınlar olarak kendimize şefkatle yaklaşmamız, kendimize yetmemiz, neşe ve keyfi çoğaltmamız, bedensel ve ruhsal ihtiyaçlarımıza kulak vererek takılı kaldığımız travmalarımızdan özgürleşmemiz ve kendimize ebeveynlik etmemiz önemlidir.
Saygı, sevgi, neşe, huzur ve güven dolu, bütüne katkı sağlayan sağlıklı ailelerin aşkla çoğalması dileğiyle.