Son günlerde danışanlarımdan ve karşılaştığım astroloji severlerden, hatta daha çok sevmeyenlerden duyduklarım vesilesi ile bu yazıyı yazmam gerektiğini anladım.
Günümüzde lanse edildiğinin aksine, astroloji ilk gözlem zamanlarından itibaren hiçbir zaman kişisel amaçlı kullanılmamış, daha önce yaşanan benzer gökyüzü konumlarına bakarak; ekim zamanları, yağışlar, savaş zamanları için kullanılmıştır. Zamanla kişilerin doğum zamanları da önemsenmeye başlanmış, Carl Jung ile beraber psikolojinin insan iradesindeki etkileri de astroloji içerisine dahil edilmiştir.
Çok yakın tarihlerde ise gazetelerde burç küpürleri zannedilen astroloji, hislerle bağlantılı sanılmakta hatta fal olarak görülmekteydi. Ki günümüzde bu önyargıları kırmak hala zorlayıcı olabilmektedir. Bunun tek sebebi ise aslında bizzat ‘astrologlar’dır.
Zamanla değişen algılarımızla birlikte, insanoğlu daha fazla anlam arayışına girmeye başladı. Bu anlam arayışı ise, insanları astrolojiye daha fazla itmeye başladı. Ancak kimileri göksel etkileri olduğundan farklı yorumlayarak olumlu popüler kültür cümleleri kullanırken, kimileri korku dolu cümlelerle besleniyor, her astrologun kendine has bakış açısı olması da insanların kafalarını karıştırabiliyor. Ne olursa olsun umut bekleyen ve bir şeylerin değişmesini isteyen kişiler, bir nevi astrolojiye bağımlı oluyor, birilerinden bir şeyler duymak için sürekli astrolojiyi takip ediyorlar.
Oysa astroloji, bir şeylerin salt iyi veya salt kötü olabileceğini söyleyemez. Çünkü insan iradesi ile yaşanan deneyimleri aşabilir veya farklı tepkilerle karşılayabilir.
Her yerde; ‘Retro mu var yine? Dolunay mı oldu? Bir şeyler düzelecek mi? Gökyüzü ne diyor?’ gibi yazıları okuyorsunuzdur. Bu durum da astrolojinin, hayatlarımızın sorumluluğunu almaktan kaçış aracı gibi kullanıldığını gözler önüne sermektedir. Ve maalesef pek çok astrologun sözleri de bu durumu desteklemektedir. Öncelikle anlamamız gereken, gezegenlerin birer ilah olmadığıdır. Yaşamın döngüsü bir ve bütündür. Bizler ise bu döngüyü gökyüzünde daha şefaf ve somut gözlemleyebilir, daha önce bu etkilerin neler yaratmış olabileceğine dayaranak, istatistiksel bilgilerle, potansiyel anlamda yorumlayabiliriz. Yoksa, göremeyeceğimiz kadar ışık yılı uzaklıktaki Plüton’un bizimle bir derdi yoktur, o yalnızca kendi döngüsünde ilerlemektedir.
Şayet, Venüs retrosunda ayrılmaya karar veriyorsanız, bunun sebebi Venüs’ün retro yaparak aranızda tartışma çıkartması değildir. Bir içe dönüş sürecinde, sizin bazı şeyleri daha net fark etmenizden kaynaklıdır ve yaşadıklarınız bir ‘sonuç’tur. Yani zaten var olan etki belirginleşmiş, iradenizle bu kararı sizler vermişsinizdir. Astrolog yalnızca; ilişki ve öz değere dair farkındalıklar yaşayabileceğinizi, ayrılığın veya ilişkinin devam etmesinin size getirebileceklerini, hatta neden bu deneyimi yaşamış olabileceğinizi söylemekle görevlidir.
Okuduğunuz değişim yazılarıyla bir sihirli değnek beklemek ise, bir nevi uyuşturulmaktır. Değişim adım adım gelen, hayatın tam içindeki deneyimlerdir. Önemli olan ise ayrılığa veya partnerinize takılı kalıp onu suçlamak, dünyanın kötülüğünden dem vurmak değil, bu ayrılığın sebeplerine ve size kattıklarına odaklanarak ilerlemektir. Belki egonuz çok yüksekti, egonuzu dengeleyecek bir terk ediliş yaşadınız, belki kendinize haksızlık ediyordunuz ve haksızlığa uğradınız…
İşte korkunç tablo burada başlıyor. Kimi danışanım, bir astrologdan kesinlikle ayrılması gerektiğini duymuş ve önyargı oluşturarak ilişkisini mahvetmiş. Kimi danışanıma, çok saygı duyduğum, çok tanınan bir astrolog, çok hasta olacaksın, başka da bir şey yok, süremiz doldu diyerek kişide uzun süreli bir depresyon yaratmış. Kimi ise küçük küçük bilgiler vererek sürekli ücret almak için devamlı seanslara çağırmış. Birine ise oğlun genç yaşta ölecek denilmiş ki oraya hiç girmiyorum.
Her mesleğin binbir eğitimden geçen, zorlu bir süreci vardır. Yanlış bir işlem, bir veri, bir tedavi kişiyi zor durumlara sokabilir. Astrolojide ise bu sorumluluk, görünenin aksine çok daha büyüktür. Kişi ruhsal anlamda bir insan hayatıyla oynayabilir. Yarattığı karma ile kendi hayatı da dahil. Kesin yargılar vermek, kesin cümleler kurmak, -cak, -cek demek kimsenin haddi değildir. Kaldı ki astrolojinin dışında bile kimsenin hayat deneyimlerine müdahale etmememiz gerekir. Bir kişinin özgür iradesine müdahale etmek, faldan hatta büyüden başka bir şey değildir. Fal ve büyü, işte bu yüzden kutsal dinlerde günahtır.
Bireysel hayatlarımızda her yaşadığımız, bizim ilerlememize ışık tutar. Herkesin tekamül alanı farklıdır, astrologun görevi ise neler yaşayacağını söylemekten ziyade, o şeyleri neden yaşayabileceğini, onları aşmak adına neler yapabileceğini kişiye aktarmaktır. Sonuç odaklı olmak, örneğin zaten ayrılacaksın demek, psikolojik bir şiddettir. Danışanın karşısına çıkan partner, belki kişiyi çok yükseltecek, büyük farkındalıklar yaşatacak, belki de hayatının en güzel zamanlarını yaşatacak biri olabilir. Zaten ayrılacaksın diyerek müdahale etmek, onun ruhsal yolculuğuna müdahale etmektir ve telafisi YOKTUR.
Gökyüzünü okurken de, astropiskolojiye gönül vermiş ve çok önemseyen biri olarak, sizlere önce savaş gibi bir deneyimi bile neden yaşadığımızı ve kolektif olarak bunun bize nasıl hizmet ettiğini anlatmaktan yanayım. Maddeler sıralayarak, ah depremi bildim demek, kişinin tanrıcılık oynamasından başka bir şey değildir.
Spiritüel ego, en tehlikelisidir. Kişi çocukluğundaki onaylanmamama, ilgi görememe, sevilmeme ihtiyaçlarını çevresine ışık tutarken böbürlenerek besleyebilir. En iyi olduğunu iddia ederek rekabete girebilir. Güç ihtiyacını para ve takdir ile tatmin etmeye çalışabilir. Evrenin diline aracı olduğunu unutabilir.
Ticari çıkarların önemsendiği günümüz dünyasında, şahit olduğum yalnızca orta seviye astroloji bilenler bile eğitim vermektedir. Danışmanlık için bile tehlikeli olabilecek bu seviye, ticari amaçlar için kullanılmaktadır. Veya bu işe yıllarını vermiş kişilerde bile, yoğunluktan ötürü etik değerler kenara itilebilmektedir. Tüm bunlar elbette kişilerin kendi karmasıdır ve bizler yargılamalarda bulunamayız. İşinin ehli astrologların disiplinlerarası çalışarak tüm dünyayı gözlemlemesi, kendini geliştirmesi, insan psikolojisinden anlaması ve en önemlisi işini aşkla yapması çok önemlidir.
İşini aşkla yapan biri olarak, kendi yaşadıklarım, gözlemlerim ve hayatın her alanından beslenme isteğim, emin olun karşınızdaki kişiler tarafından çok derin algılanıyor. Ve emin olun bu işe gönül vermezseniz, yıllarınızı vermezseniz ilerleyemiyorsunuz. Zaten sizin enerjiniz nasılsa, o frekansta kişilerle buluşuyorsunuz. Sizler de danışmanlık ve eğitimler alırken, kişilerin astrolojiye nasıl yaklaştıklarını, yazım dillerini, hayat görüşlerini mutlaka gözlemlemelisiniz. Size enerjisi uymayan, hitap etmeyen kişilerle sırf cüzi miktarlar ödüyorsunuz ya da çok popüler diye bir araya gelmemelisiniz.
Astrolojiyi ise bireysel çalışmalarınızda, sorumluluğu gezegenlere yüklemek için değil yaşamlarınıza rehberlik etmesi için kullanmalısınız. Siz ve bakış açınız değiştiğinde her şey değişecektir. Ve değişim, bambaşka biri olmaya değil, kabuklarınızdan arınarak özünüzü bulmaya, kendiniz olmaya giden yoldur.
Sevgilerimle.