”Korkularımla köle olacağıma, özgür ölürüm daha iyi!”
Yeryüzünden gökyüzüne Eris’in ve Lilith’in sesi yükseliyor. 2021’den beri yaşadığımız Uranüs – Satürn karesi Ekim ayında son dansını yaparken, Venüs 23 Ekim’de sabah yıldızı yolculuğunu tamamlayıp Afrodit konumuna geçiyor.
Dişilin sesi yükseliyor, doğanın sesi yükseliyor, dünyanın esas devrimi başlıyor. Plüto Kova’ya yaklaşırken, güç arzusu ve baskıcı düzen yıkılıyor.
Hemen ardından başlayacak 30 Ekim’deki Mars retrosu da, erilin de bu devrime eşlik etmesini istiyor. Ancak birlikte ilerleyebileceğimizi, birbirimize saygı duyarak yükselebileceğimizi anlatıyor.
Bu yıl gerçekleşen tutulmalarda Algol (Medusa) teması baskındı. Medusa’nın mitinde bakire bir kadının suçsuz yere öldürülüşü ve ahı saklıdır. Ölürken karnında olan oğlu Pegasus onun adaletini sağlamak için bekler. Medusa’nın güzelliğinin simgesi güzel saçları, yılanlara dönüştürülmüştür. Yılan aynı zamanda şifayı anlatır.
”Özgürlüğüm, güzelliğimden önemli!” sesi aynı zamanda Medusa’nın sesidir! Bu sesi ilk İran’dan duyuyoruz ve 2024’te daha yüksek sesle duyacağız.
Dolunay’ın Sabian Sembolü ise ”Birlikte sessizce oturan iki bakire kız.”
Sizce bu sessizliğin altında yatan nedir? Dışlanmak mı, diğerlerini eleştirmek mi, geleneklere boyun eğmemek mi, sevileceklerine inanmamak mı? Yoksa onlar sadece oturan iki kız mı?
Yargılarımız, yalnızca kendimizde gördüğümüzdür. Ekim ayının bize mesajı çok açık; saygı, adalet, özgürlük istiyor. Öncelikle kendimizden şüphe etmeyi, onay çabasını bırakmayı, kurban bilincinden özgürleşmemizi istiyor.
Yaramıza dokunana değil, yaramıza odaklanmamızı istiyor. Çünkü yaramız hep oradayken, onu kanatan sadece görmemize yardımcı oluyor.
Sevgiyle bir olmaktan, öne çıkmaktan, kendiniz olmaktan korktuğunuz için sadece duruyor, eleştiriyor, yaralarınızı bahane ediyor olabilir misiniz?
Şimdi hayatla savaşmayı bırakma, korkusuzca kendimiz olma vakti!