Merhaba yeryüzü sakinleri,
14 Mayıs 2021 itibariyle, yaşamımızdaki resim değişiyor. En önemlisi de, bu resmin artık çerçeveleri yok. Hayatınızda hangi renklerin büyümesini isterdiniz?
Jupiter, güneş sistemindeki en büyük gezegendir. Dolayısıyla bulunduğu enerjiyi büyütüp genişletir. Jupiter, Ay’dan sonra dünyamızı koruyan ikinci gezegendir. Ve, yaşamlarımızda hangi enerjide ise o alanlarda bize de koruma sağlar. Peki; bahsedilen tarih aralıklarında hangi konular büyüyebilir, hangi konularda şanslı oluruz, hangi konularda korunuruz?
Gün itibariyle Balık enerjisini büyütmeye başlayan ve bunu en son 2010 – 2011 yılları arasında yaşatmış olan Jupiter, en çok rahat ettiği yerde ilerleyecek. Bu da, büyümesinin önünde hiçbir engel yok demek, sınırsızlık söz konusu demek, özgürlük ve akış var demektir. Şans, koruma ve ilahi adalet bizimle demektir.
14 Mayıs – 28 Temmuz aralıklarında 2022’nin küçük bir fragmanını yaşayacağız ve burada alacağımız ipuçları, bizim için 30 Aralık ve 12 Mayıs 2022 tarih aralığında altın değerinde olacaktır. Hangi alanların yaşamlarınızda büyüyüp genişlediğini ve fırsat yağmurlarının nereden geldiğini not ediniz. Balık, Yengeç ve Akrep burçlarının ilk haftasında doğanlar (yani genelde ayın 22si ile 29’u arası) bu enerjiden çok güzel faydalanırken yine su grubu yükseleni olanlara bu yaz güzel şanslar sunabilir.
Ama herkes için; şans, bereket ve kısmet enerjisi var demektir. En zorlu olayın içinde bile görmemiz gereken bir ışık, bir ilahi koruma var demektir.
Bu süreç; sonlanmaktır. Felek çemberinin son döngüsüdür. Yeryüzünde bizi yeni çağa taşıyacak olayların çağlamasıdır. Buradaki sonlanma, sınırsızca gelir.
Bu süreç; hak edenin hak ettiğini almasıdır. Sabrın ve emeğin getirdiği güzelliklere açılmaktır. Nihayet, hayallerimize kavuşmaktır! Nihayet hak edenin hak ettiğini bulmasıdır.
Bu süreç; koşulsuz sevgidir. Aşkın içindeki ruhsal bağa uyanmaktır. Aşkın içinde beşeri durumların ve dünyevi isteklerin önemsizliğine uyanmak, gerçek ruhsal bağın güzelliklerine çağrılmaktır. Kendimizi sevgiye açmaktır.
Bu süreç; sınırsızlık ve sınırların aşılmasıdır. Bazı ülke sınırları, sınırsızca yaşatılan olaylarla değişebilir. Bu konuda su enerjisi etken olabilir. Sınırsızca gezebiliriz, seyahatlerde sınırlar kalkabilir. Sınırlarımız kalkabilir, insanlara sınır koymakta, hayır demekte zorlanabiliriz. Su gibi uyum sağlayalım ve bulunduğumuz kabın şeklini alalım derken, benliğimizi yitirebiliriz. Kurban olabilir, mağdur olabilir veya bu psikoloji ile hareket edebiliriz. Dolayısıyla, suyun bulunduğu kabın şeklini alan enerjisi yerine, onun aşındırma gücünü seçmeli, yaşam akışımızda kendi senaryomuza kendimiz şekil vermeliyiz.
Bu süreç; sudur. Okyanusların, sellerin, susuzluğun ve kuraklığın, gemilerin, deniz altının, deniz rezervlerinin, deniz yolculuklarının, gemilerin, yatların, teknelerin, kaptanların, denizciliğin, deniz yolcularının ve göçmenlerin enerjisidir. 5 Haziran dolaylarında, tehlikeli enerjiler, inanç sınavları veya denizdeki olaylarla ilgili gündemlerimiz olabilir.
Bu süreç; şifadır. Şifanın ilahi olandan geldiğini bilmek, akışı kabule geçmektir. Bizi yaralayanlara kızmak yerine, hayatımızdaki kötüleri suçlamak ve şikayet etmek yerine, onların yaşamımızda neye hizmet ettiğini görerek iyileşmektir. Ruhumuzu iyileştirmektir.
Şifa için denizler aşmak, seyahatler yapmak, ilaçlar kullanmaktır. Salgının sessizce çoğalması ama aynı zamanda şifanın da tüm dünyaya yayılmasıdır. Kabulleniştir. Salgının korku frekansına eşlik etmek yerine, onun bizimle olduğunu görmek ve tedavi yöntemleri ile şifasına açılabilmektir. Aşı ve ilaçların yeni yöntemlerinin çıkması, tüm dünyaya yayılmasıdır.
Bu süreç; uykudur. Gerçeklik algısının yok olmasıdır. Bu süreçte mantığı elden bırakmamak gerekir. Rehavet, ‘nasılsa hallolur’ tembelliği, sonsuz teslimiyet gelebilecek fırsatları da kaçırmamıza sebep olurken, şimdilerde bunu önemsemeyebilir ama gerçekliğe uyandığımızda önümüzdeki yıl çok üzülebiliriz.
Bu süreç; duygulardır. Duyguların dolup taşmasıdır. Gözyaşlarının ilhama dönüşmesine izin vermektir. Hangi duygunun sınırsızca büyüyebileceğini seçebilmektir. Maneviyata açılan kapıyı görebilmek, maneviyata yönelimin çoğalmasıdır. Ruhu duyabilmektir. İnanmaktır.
Bu süreç; kaçışın büyümesidir. Yaşamdan kaçmak adına; bağımlılıklarla, uykuyla, izolasyonla uyuşmaktır, anestezidir. Hipnoz olmaktır. Toplumların denilene uyması ve bağımsızlığı arasında kalmasıdır. Ve bu da sürecin gölge yönüdür. Kuzey ay düğümü ise, mantığı elden bırakmamamızın en büyük anahtar olduğuna bizleri uyandırır.
Bu süreç; kayıplardır. Yolumuzu kaybetmektir. Sularda ve duygularda kaybolmaktır. Denizlerde kaybolmak, denizcinin kaybı, eğitimcinin kaybı, dini bir kimliğin kaybıdır. Kayıplar içerisinde kendimizi bulabilmektir. Neye inandığımızı bulmaktır. Tarihte; din, eğitim ve adaletle ilgili yaşanan olayların neyin iyileştirmesi gerektiğini göstermesidir. Dini savaşların içinden doğacak ilahi adalettir.
İlahi adalettir!
Suyla buluşmak, suyun ve bilinçaltımızın gücünü görmek, tuzlu suya dokunmanın şifasıdır. Arınmaktır.
Bu süreç; mucizedir. Bize ilahiden uzanan eldir. Tam düştüm derken, elimizden tutandır. Bize herkes neyin nasıl olması gerektiğini öğütlerken, doğru bilgiye ilhamla açılmaktır. Akışa güvenenin, ilahi düzene güvenenin mucizelere açılmasıdır. Beşeri aşkın ilahi aşka dönüşmesidir. Yaratıcı ile bağı güçlendirmektir. Bilgi kirliliğinin içinde kendini temizleyebilmek, yaşamdan gereksiz olan her şeyi arındırmak, doğruyu görebilmektir. Doğru cevapları kendi sessizliğinde bulmak ve aslında hep orada bir yerlerde olduğunu bilebilmektir. Hepe varmak için hiç olabilmeyi seçmenin özgürlüğüne uyanmaktır. Tatlı bir illüzyondur, belirsizliktir, belirsizliğin güzelliğidir.
Akışta olmaktır. Ama kendi akışında olmak. Nehrinin okyanusa uzanacağı yolu seçebilmektir. Yolun belirsizliğini sevmek ve eninde sonunda kendi yoluna götüreceğine güvenmektir. Kendi okyanusuna ulaşmaktır.