Aidiyetsiz hissettiğimiz, güvende hissetmediğimiz, köklenemediğimiz evimizin ağaçlarla duyulan çığlıkları ve şükretmeyi unuttuğumuz, kapattığımız, soğuttuğumuz, nefreti, öfkeyi, yargıyı büyüttüğümüz kalbimizin yangınları ile yüzleşiyoruz.
Doğa kendini her daim yeniler. Peki ya insanoğlu?
Ülkemizin tepe noktasında ‘Anka’ dediğimiz bir yıldız vardır, başkent ANKAra’dan tanıdık geldi mi? Ve Anka, Zümrüdüanka kuşu ile bağlantılı, ‘Külllerinden doğarak güçlenen, kendini yenileyen’ anlamına gelmektedir. Peki yanma faslı bitecek mi?
Tüm bu olan olaylar, toplumsal anlamda uyanışımıza, gerçeklerle yüzleşmeye hizmet ediyor. 2023 yılına dek insanlık sınavlarını veriyoruz. Bu ay ve önümüzdeki ay, diğer yıllardan farklı olarak aynı enerjide (kova) iki dolunay yaşayacağız. Kova= halk, toplum, kolektif, üst akıl, teknoloji vb.; Dolunay=aydınlanma, tamamlanma demektir. Yani; hayat bir şeyin altını iki defa çizecek ki, artık iyice görebilelim. Mesela burada teknoloji kelimesinin altını da ben, yangınlar doğrultusunda iki kere çizmek isterim.
Meydana gelen olaylar, elbette yalnızca ülkemizi değil tüm dünyayı etkiliyor ve yalnızca ülkemizde yaşanmıyor. Ve bu olaylar Regulus yıldızı etkisinde iken meydana geliyor. Regulus yıldızı= gücü elinde bulunduran, kral, hükümdar, lider demektir. Regulus’un sınavı (elbette yıldız bizi sınamaz, enerjisi yaratıcının sadece elçisidir) gücü nasıl kullandığınla ilgilidir. Ve notlarını 2023 yılından sonra dağıtmaya başladığında, ışık karanlığı bizler için daha güçlü aydınlatacaktır.
Regulus, İsrafil meleği ile bağlantılıdır. Bu öyle bir uyanıştır ki, herkes ve her şey tüm çıplaklığı ile ortadadır veya ortaya çıkacaktır. Artık dünyevi olan önemli değildir çünkü sanki sura üflenmiş gibi uyanış zamanı gelmiştir. Bu yıldız der ki; hayat, gücünü doğru kullananın yanındadır. Gücü kötülüğe kullanan için ise bedeli çok ağırdır. İnsanlık için adeta tabuttan çıkış zamanıdır.
Astroloji hiçbir zaman ‘gelecek ay neler olacak?’ demek değildir. ‘Zaten var olan, görmemiz gereken, hakikate uyanmamız gereken hangi potansiyeller önümüze çıkabilir ve nasıl bir yol izleyebiliriz?’i anlamak, daha geniş bakmayı öğrenmektir. Dünya olarak adım adım su savaşlarına doğru ilerlerken, bireysel olarak sorumluluğumuz; kendi ait olduğumuz evimizi korumak, ona olan sevgimizi büyütmek, ateşe düşmeden de onu şişelerle kirletmemek, müsilaj olmadan da ona sahip çıkabilmektir.
Doğa ana bize değil, biz doğa anaya aitiz ve bir kum tanesiyle bile bir bütünüz, bütünün parçasıyız. İnsan ne yapıyorsa, kendisine yapar.
Bu zamanlardan geçerken bizler de ciddi bir insanlık sınavı veriyoruz. 2020 yılında da bu yıl için hep ‘ne kadar gelişmediğimizle, ilkelliğimizle, en medeni görünenin bile cehaletiyle’ yüzleşeceğiz demiştim. Bilgisayarlarımız, telefonlarımız var diye dünyayı gelişmiş bir yer sanıyoruz 🙂
Uranüs’ün toprak anayı yenileme döngüsüne girdiği 2018 Mayıs ayından beri, 7 yıl boyunca yeryüzünün sesine kulak vereceğiz. 14 Şubat 2022 sonrası Yeni bir döngüye girecek olan ülkemiz, Haziran 2023 yılı itibariyle ilerleyişimize engel olan durumlarla kadersel biçimde yüzleşecek, Mayıs 2024 yılında ‘Anka’ enerjisini, güçlenme döngüsünü 2025 için başlatacaktır.
Peki bu doğuş nasıl olacak? İşte o da bize, kalplerimize bağlı. “Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.”
Dünya içten dışa doğru çalışır, nasıl bir dünya istiyorsan, onu önce içinde yarat.
Olaylara ve kişilere takılmadan, olanı görmek, olana saygı duymak ve nedenini sorgulamak, bizi aydınlığa taşıyacaktır.
İzlendiğimize, korunduğumuza güvenerek birlikte kalmaya ve bireysel olarak yetişkin gibi davranmaya devam edebilmek, olandaki görmemiz gerekene odaklanabilmek, yaralarımızı kısa zamanda sarabilmek ve karanlıkta olanların da kalplerin aydınlığı bulabilmesi dileğiyle.
Biz görmedikçe parmak büyüyor.
Sevgiyle!