Saf, masum, hayatın yalnızca aydınlık yanına şahitlik etmiş, annesinin biricik kızı Kore, bir gün kırlarda yine çiçekler toplarken Hades’le karşılaşır. Yer altı tanrısı Hades, Kore’nin güzelliğine aşık olur. Kore’yle yeniden karşılaşabilmek için çok güzel bir Nergis çiçeğini kırlara bırakır.

Kore Nergis’in güzelliğinden büyülenerek ona yaklaştığında, Hades onu yer altına kaçırır. Ve ona Persephone diye seslenmeye başlar. Kore’nin annesi, yeryüzünün bereket tanrıçası Demeter’dir. Kızını bulamayınca üzüntüden hayata küser. Görevini yapamadığı için yeryüzünde kıtlık başlar.
Her şeyi gören Güneş Tanrısı Helios, durumu Demeter’e anlatır. Demeter Zeus’tan yardım ister. Zeus insanlığın kıtlık tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu görünce Hades’le anlaşmaya varmaya çalışır. Hades, Persephone’u vermeyi kabul eder ancak bir hile düşünür. Masayı yiyeceklerle donatır. Persephone çok acıktığı için masadan bir nar tanesi yer. Ölüm diyarının kuralına göre, orada bir şey yiyen sonsuza dek yer altından çıkamayacaktır.
Bunu duyan annesi Demeter çok üzülür. Kimilerine göre, ki bana kalırsa da, Persephone narı bilerek yemiştir. Hades’in yanında bazen ondan daha acımasız, kıskanç ve tutkuludur. Onun gücünden, yani aslında kendi gücünü keşfetmekten etkilenmiştir.
En sonunda varılan karara göre Persephone 6 ay yer altında, 6 ay yeryüzünde yaşayacaktır. O yeryüzünde yokken yeryüzü kışa, sessizliğe, bekleyişe teslim olacaktır. Yer altına girdiği tarih ise 31 Ekim’dir. 
O gün Samhain bayramı aynı zamanda ”Son Hasat” bayramıdır. Yeryüzünde ektiklerimizi biçtiğimiz zamanlardır. Başak ve Akrep temaları burada birleşir. Saf ve kusursuz olmak isterken, herkesin gölgesi olduğu ile yüzleşiriz.
Persephone; yer altında kendi karanlığı ile yüzleşmiş, ruhsal değişimine tanık olmuş, annesinden özgürleşerek birey olmuş, isminin dahi değişmesi ile büyük dönüşümler yaşamıştır. Yeryüzündeki değerlerinin ve bolluğun kıymetini anlamıştır.
Bügünlerde; gezegenlerin tek tek Güney Ay Düğümü’nden geçerek bizi kendimizle yüzleştireceği, hakikatleri gösterdiği, kriz sandıklarımızla, bitişlerle fark edişler yaşattığı günlerden geçiyoruz.
Hayatın yalnızca aydınlık yanlarını kabul etmek, sadece aydınlık görünmeye çalışmak, içimizdeki karanlığı büyütür. Kendi karanlığını bilmek ve kabul etmek, bilinçle onu dönüştürmek, en güzel güçtür.
Yeniden bahar gelene dek bedeninizi ve ruhunuzu şifalandırın, hayatın size sizi kimler ve neler aracılığıyla anlattığına odaklanın, sessiz ve kendi halinizde, içinizdeki Nergis çiçeğini koruyarak, kendi yeniden doğuşunuza hazırlanın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir