Güneş sistemimizin en büyük gezegeni Jupiter, göklerde bulunduğu konumdaki etkiyi de büyütüp genişletir ve enerjisi evrene; şans, bolluk, bereket sunar. Bu yıl en rahat ettiği, yönettiği takımyıldızı olan Yay burcunda seyahat ederken, tüm görkemiyle güzel enerjisini yeryüzüne güçlü bir biçimde yansıtıyor. Dokunduğu yer farkındalık, deneyimler ve güzel enerjilerle doluyor.  (Bir gezegenin bir burcun enerjisini yansıtması hepimizi doğum haritamızdaki konumuna göre etkiler, hepimiz tüm burçları taşıyoruz.)


Daha önce Jupiter’in Kasım ayından itibaren başlayan bu yolculuğunu sizlere anlatmıştım. Etkilerini https://incininyildizi.blogspot.com/2018/11/jupiterin-yayindan-cikan-sans-oklari.html okuyabilirsiniz. Güzeller güzeli pembe terlikli Venüs ise Eylül sonundan bu yana bizi çok ama çok zorlamışken 7 Ocak’tan itibaren o da Yay enerjisini yansıtmaya başlıyor vee 20 Ocak’ta Jupiter ile beraber hareket ediyor. Rahatlıyor, gevşiyor, bağlanmak değil özgür ruhumuzla sevgimizi yaymak istiyoruz, iyimserleşiyoruz.

Fakat tüm bu enerjiler göklerin sisli gezegeni Neptün tarafından zorlanıyor, kare açı alıyor. Öncelikle Neptün’den bahsedecek olursak; bulunduğu yerde benliğimizi, egomuzu çözer, bize pembe gözlükler takarak gerçeklerden zihnimizi uzaklaştırır. Hatta Neptün gökyüzünde zor tespit edilmiş, defalarca varlığından emin olunamamıştır. Ayrıca yaratıcılık ve ilham verir, hislerimizi ve ruhsal yanımızı güçlendirir. Aldatıcıdır, sinsidir, hayalcidir. İçindeki sevgi kalben değil, ruhen, evrensel bir sevgidir. 

Jupiter – Neptün karesi 13 Ocak – 16 Haziran – 21 Eylül tarihlerinde keskinleşiyor. Bu tarihlere önemli işlerinizi denk getirmemelisiniz. Toplumda; isyanlar, ilaç kullanımı, dolandırıcılık, alkol, uyuşturucu kullanımı, zehirlenmeler, sudan doğacak problemler artar. Tanıdığımızı sandığımız kişilerle ilgili hayal kırıklıkları yaşayabiliriz. 

2009 sonunda bir araya gelen bu iki gezegenin etkileri 2015 yılında karşı karşıya gelmeleri ile keskinleşti ve döngü devam ediyor. Neptün’ün belirsizlik ve kaos enerjisi büyüdü, zorlandı. Terör olayları, yeni anlaşmaların yapılması, savaşların başlayıp sona ermesi, deniz ve uçak kazaları yaşandı. Kavuşumlar; 1907, 1919-20, 1932, 1945, 1958, 1971, 1984, 1997, 2009 yıllarında yaşandı.  Karşıtlıklar ise; 1914, 1926, 1939, 1952, 1964, 1977, 1989, 2003 yıllarında yaşandı. Aralarındaki döngü 13 yıl sürüyor ve biz son çeyrekteyiz. Din, eğitim, basın, yurtdışı, yabancılar, adalet, uzay çalışmaları, sosyal medya ile ilgili konular bu yıl gündemimizde olacaktır.

Peki bizler hangi ruh halini taşıyacağız?

Duygularımız çok yoğun, evrenin hudutsuz nehirleri gibi içimizden dolup taşmakta. İçimizde bir yer sürükleniyor; o çok gitmek istediğimiz kente, kopamadığımız sevdaya, o hayat yoluna, her şeye rağmen ve gerçeklere gözlerimizi kapatarak. Tatlı bir rüyada cennet bahçelerinde yürürken aniden uçurum kenarında buluyoruz kendimizi. Sis dağıldığında aslında gece olduğunu fark ediyoruz, açılıyor perde. Gerçeklerle yüzyüze geliyoruz, her şeyin ‘gerçek yüzünü’ görüyoruz.


Rüyalarımız, sezgilerimiz ip uçları gönderiyor hayata dair, evren konuşuyor, semboller susmuyor. Bir konuşan daha var kafamızın içinde hiç durmadan, ama o gereksiz paranoyalara ket vurma zamanı şimdi. Hayat görmek istediğimiz gibi değil, tam da olduğu gibi! Kurban psikolojisinden sıyrılmalı, bakmalısın gerçekliğe korkusuzca.  Hiç kimseye, hiçbir söze kanmamalı, duyduklarını defalarca sorgulamalısın ve kimseye sözler vermemeli, taahhütlerde bulunmamalısın. Bugünlerde karşına çıkan prens kurbağa, prenses cadı olabilir, dikkatli olmalısın.

Zihnimiz, kalbimiz bu yıl; dök içini bir kağıda, tuvale, enstrümana, kile, kumaşlara diyor. Yaşam, sanatı çağırıyor. Enerjimizi, kendimizi ve çevremizi kandırmaya değil evrensel sevgiye bırakmamızı istiyor. Bu döngü 2020 yılında son bulduğunda, insanlık sınavını verdiğinde; hepimizin daha adil, daha bilge, daha sevgi dolu olması dileğiyle!




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir