Yengeç Burcu
Burçlar birer enerji, birer arketiptir. Yeryüzü sahnesindeki temsili enerjiler, temalardır. Hepimiz tüm burç enerjilerini az veya çok doğum haritamızda taşırız, hepimiz bir zaman kalitesinde eşsiz ruhlarla doğarız ve Güneş burçlarımızdan ibaret değiliz. O nedenle her Koç’u, her Boğa’yı aynı kişiymişçesine değerlendiremeyiz. Yeryüzünde 12 tip insan yoktur.
Yengeç, zodyağın 4. burcudur. Su elementi doğasında, öncü niteliktedir. Ay ile yönetilir. Koç; yeryüzüne ilk adımımız ve benliğimiz, Boğa; yeryüzünde oluşturduğumuz değerlerimiz, İkizler; zihnimiz ve diğer insanlarla olan ilişkilerimiz iken, Yengeç; ruhumuz ve bilinçaltımız, duygularımızı keşfimizdir.
Kadim astrologlara göre Yengeç, ruhun bedenlenmesini temsil eder. İlginçtir ki; Prenatal Astroloji yani anne karnında geçirdiğimiz zamanı gösteren haritaya göre de, Yengeç burcunu temsil eden 4. ev, anne karnında ruhumuzun bedenimizle buluştuğu yerdir.
Doğum haritasında en dip noktayı yani kök noktayı gösteren Yengeç enerjisi; köklerimiz, atalarımız, hayatımızın temeli, aidiyet hissettiğimiz yer, evimiz, ailemiz, annemizdir. Hem Ay, hem Yengeç annemizi temsil ediyor gibi görünse de, o aslında içimizdeki ebeveyndir. Kendimize ebeveynlik edişimizdir. Ebeveynlerin kodlamalarından sıyrılarak kendi kendini yönetmek, Yengeç’in deneyim alanıdır.
Bilinçaltımızın bize söylediği temkinler, korkular, istekler Yengeç enerjisi tarafından bize fısıldanır. Çocukluğumuzda bize söylenenler, annemizle olan ilişkimiz, travmalarımız bilinçaltımıza işler. Çünkü hem bilinçaltı hem çocukluğumuz Yengeç ile temsil edilir. Bu sebeptendir ki, Yengeç burcu haritamızın en hassas noktasıdır.
Yengeç; Ay’dır, gecedir, bilinçaltıdır, dişildir, pasiftir, alıcıdır. Göklerde Ay büyüdükçe duygularımızın yoğunlaşması bununla ilgilidir.
Yengeç burçları tıpkı bir Yengeç gibi kabukları ardına gizlenir. Çünkü anne karnındaki gibi korunma ihtiyacındadırlar. Birine güvenip inanana ve kabuklarından çıkana kadar dolaylı hareket ederler. Hedefe direk odaklanmazlar. Oysa Yengeç, su elementinin öncüsüdür. Yani duygular konusunda öncüdür. Ancak dişil yani alıcı olan doğası beslenmeden, öncü doğasını dışarıya pek göstermez.
Yengeç; doğuran, besleyen, bakan anne arketipidir. Besleyen ve beslenendir. Yeterince kendi duygularını besleyemezse, bağımlılık problemi çeker. Bağımlılık problemini aileye yönelik çekerse özgürleşemeyip ömür boyu ailesi ile kalabilir. Burada dualizm vardır; dışı sert, içi yumuşaktır ama Yengeç kancaları ile sahiplendiği insanı kıskanır, annesine evrilebilir, bağımlılığını dengeleyemez. Bir haritada Yengeç burcu hangi eve denk geliyorsa o alanda bağımlılık duyarsınız. Arkadaş evinize geliyorsa arkadaşınıza, çocuk evinize geliyorsa çocuğunuza, iş evinize geliyorsa işinize bağımlılık duyarsınız.
İlerleyen yaşlarda yaşam Yengeç’lere yetişkin olmayı öğretirken, kabuklarından sıyrılmaları ve gerçek dünyaya atılmaları onlar için büyük bir tehdittir. Ancak buna gönüllü olmazlarsa, gölge yönleri açığa çıkar. Alıngan, kaprisli, yoğun duygular yaşayan, sorumlulukları başkalarına atan, birilerine bağımlı olan, sorumluluk sahibi kişileri kıskanan, kendi ayaklarının üstünde duramayan bireylere dönüşme tehlikeleri vardır. O nedenle bilinçaltlarından gelen bu duygu durumlarını dengelemeyi öğrenmeleri, kendilerine güçlü bir ebeveyn olmaları gerekir.
Ruhumuz ve bilinçaltımızla ilgili olduğu için Yengeç’ler her şeyi bilinçaltı hafızasına atar ve unutmazlar. O nedenle geçmişe, çocukluklarına ve yaşanmışlıklarına çok bağlıdırlar. Bu durum ilerleyen yaşlarda; milliyetçilik, tarih ilgisi ve geleneklere bağlılık şeklinde tezahür eder.
Haritamızdaki Yengeç enerjisi doğru yönetilmiyorsa, şayet birine, bir yere bağımlılık problemi çekiyor, kökleri ile barışamıyor veya güvende hissetmiyorsa; göğüs, mide, yetersiz sindirim, göğüs sorunları çekebilir. Bilinçaltına atılan ve büyütülen konular, ‘Cancer’ ismi ile, kanserlere sebep olabilir.
Tarot’ta ‘Araba’ kartı ile sembolize edilir. Köklerden, aileden, atalardan alınan destek ve yeteneklerle, duygularımızı ve iyi-kötü yönlerimizi görüp dengelemeyi, kendi yaşamımızın sorumluluğunu alıp tek başımıza yola çıkmayı, konfor alanından özgürleşip kendimizi bulmayı temsil eder.